22 Mayıs 2012 Salı

Kemençe = Kültür, Spor, Eğlenceyi Birlikte Sunan Emsalsiz Enstruman



Yakup Aksoy Kemençe Öğrencisi-Karikatürist Kasım/2010
Şubat 2010'da başlayan kemençe öğrenme sevdam sayesinde her geçen gün kendimi ve kemençeyi daha iyi tanıyor ve keyif alıyorum.. İlerleyen zamanda notalar sese, sesler gaydeye dönüşmeye başlayınca Kemençe öğretmenimin "Artık ayaklarınla da ritim yapman lazım, gayde ve ritim beraber ve paralel olmalı." dedi. Ben bir taraftan gayde çalarken diğer taraftan ayaklarımla ritim atmaya başladım.. Öğretmenimin dediği çok mantıklı ve gerekliydi. Anladım ki sesin ritmi ve ahenki daha da güzelleşti böylece ama başka bir durum çıktı ortaya.. Yeterli kondisyonum olmadığı için diz ve ayaklarım arasındaki kaslar yorulmaya, ağırmaya başladı.. Bu durum Kemençenin aynı zamanda bir spor aleti olduğu gerçeğini gösteriyordu..

Kemençe öğrenme konusunda daha çok yol alabilmek için öncelikle ayak, diz bileklerini, kaslarını çalıştırmak parmak ve kolların egsersiz yaptırmak yoluyla kemençe çalar duruma hazır olması gerekiyordu.. Eksik olduğum bu konularda düzenli ve amaca uygun spor yapmaya başladım.

"Fa", "Si", "Mi" notalarını basan sol elimin işaret parmağı bir süre sonra yoruldu, ağrıdı ve kas gevşetici krem kullanarak çalışmaya devam edebildim.
Çalışmalarım sırasında sol elimin işaret parmağının ilk boğumu şişti, ağırmaya başladı. Nota basamayacak kadar yoruldu ve deforme oldu.. Kas gevşetici krem kullanarak ve düzenli alıştırma yaparak daha iyi performans ve kondisyon sağladım. Sonraki çalışmalarım düzenli antremanlarımla devam edebildi.

Kemençe çalan, dinleyen, horon oynayan kişiler toplum olur aynı ritimle hem spor yapar hem de bir kültürel ve sosyal etkinlik içinde eğlenir.
Kemençe dışında hiçbir alet bu nitelik ve kabiliyete sahip değildir. Yolda, izde, derede, tepede, vapurda, trende kemençe ve Karadeniz’linin olduğu her yerde ses ve horon birlikte yükselir "kemençeyle sosyal, kültürel, spor ve eğlence" zirve yapar..

Kemençe hem müzik hem de spor aleti gibi çalışıyor.. Kemençe çalarken sağ el ve bilek kaslar ve kol birlikte çalışıyor.. Sol el hem bilek hem de kol hareketleriyle ayak ve gövde ritimleriyle vücudun her yeri ve organı müzik eşliğinde hareket ediyor. Düzenli kemençe çalan bir icracı düzenli spor yapan bir niteliğe de kavuşuyor.. Kemençeyi çalan, dinleyen ve horon oynayanlar toplu bir “sosyal, kültürel sportif bir eğlence şöleni”nde birleşiyor..

Günümüzün en önemli Kemençe üstatlarından Katip Şadi "-8 Saat kemençe çalıp türkü söyleyerek yaylaya varırdık; horon kurar 4 saat'da öyle çalar oynardık.." diyor..
Karadeniz’de iz bırakan eski ve yeni Kemençe Üstatlarını incelerken kemençe ve sportmenliğin bir toplum karakteri olduğu gerçeğini öğreniyoruz. Başta Piçoğlu Osman, Bahattin Camurali, Fahrettin Dilaver, Katip Şadi, Yusuf Cemal Keskin, Mehmet Sırrı Öztürk ve bu sanatçılar gibi başarılı olan diğer üstatların hepsinin bedenen sportmen bir yapıya sahip oldukları görünüyor.. Hem üstat hem de çok kilolu bir Kemençe Sanatçısına rastlamadık araştırmalarımızda..

İyi kemençe çalmak için iyide sporcu olmak lazım.. İyi horon oynamak için sportmen bir beden ve gerekli kondisyona sahip olmak lazım.. Takım Oyununu bilmek lazım.. Horona uymayanı horondan çıkarırlar cünki.

Yine gerek video gerekse resimlerden gördüğümüz ve günlük hayatımızdan öğrendiğimiz bir başka durum da Kemençe Sanatçılarının özellikle horonu idare ederken hem kemençe çalıp, hem söyleyip hem koşup oynayarak performans gerçekleştirdikleri biliniyor..

Kemençe Karadeniz Bölgesinin bir enstrumanıdır.. Gerek çoğrafi şartlar, gerek kültürel ve sosyal birliktelikler bu enstrumanla bölgede olan kaynaşması ve bütünleşmesi bunu kanıtlamaktadır. 
Zaman zaman Kemençenin dünü bugünü ve yarını hakkında farklı fikir ve söylemler ile kime ve hangi bölgeye ait olduğu tartışmaları devam ededursun.. Ama Kemençe hem geçmiş hem de günümüzde Karadeniz bölgesinde A'dan Z'ye her kişi olay ve objeyle bütünleşmiş o bölgenin ağzı, dili, kulağı, gözü, azığı, ekmeği, sevdası her şeyi olmuş.. Yaylada, köyde, şehirde, gurbette, düğünde ağıtta Karadenizli'nin olduğu her durum ve yerde o bölgenin coğrafyası, kültürü ve insanı ile bütünleşmiş şimdiki kimliğini bulmuştur.. Böylesine yamaç engebeli dere-tepe bir coğrafyada ancak Kemençe ve Karadenizli bir ve birlikte yaşar büyür.. Kemençenin Karadeniz dışında bir bölge ve kültüre ait olduğu görüş ve tartışması anlamsız ve gereksizdir. Sadece bir şekilde Karadenizde bulunan, yaşayan kişi ve toplulukların bu enstruman ve kültürden etkilenip sahiplenmesi, yaşatması hali vardır ki bu durum çok doğaldır.

Kemençenin sürprizleri ve karizması öğrendikçe; içine daha çok girdikçe artarak çoğalıyor.. Öğrenmek önü ve sonu olmayan bir derya.. Bu deryada yüzmek, eğlenmek, dinlenmek öbür kıyıya çıkmak kadar keyif verici bir şey..

"Ayhan Kaya-BEYKOZ KEMENÇE ATÖLYESİ=Yapım, Tamir ve Kurs Hizmetleri" Kemençe Ustası Ayhan Kaya, Kemençe Öğretmenleri Rıza Can Özel ve Yunus Emre Kurt'a teşekkür ederim..
Kemençe öğrenmekte öğretmekde sabır ve sevgi işi.. Öğrenirken gördümki bu sihirli alete dokunan her el sabır, hoşgörü ve çalışkanlığa da sahip oluyor.. Öğretmen ve ustalarım zaman ve durumları her ne olursa olsun bu konuda ilerlemem için çok gayret gösterdiler..Kemençe ile ilgili bir kaç yazı, çizi ve söz ettiğimde bu hizmetide anmak hakkını vermek lazım diyorum..

Yakup Aksoy Kemençe Öğrencisi-Karikatürist Kasım/2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder